top of page

Aşk Resmigeçidi

Nurten B. AKSOY

*

1946 yılına kadar çalıştığı tercüme bürosundaki işinden, bakanlıktaki baskıcı havadan rahatsız olarak istifa eden Orhan Veli 1948 yılında 28 sayı çıkardığı YAPRAK Dergisinin parasızlık nedeniyle kapanmasından sonra İstanbul’a döner ve dillerden düşmeyen o güzel şiirlerini para kazanmak için yazdığını itiraf eder.

Bütün güzel kadınlar zannettiler ki;

Aşk üstüne yazdığım her şiir

Kendileri için yazılmıştır.

Bense daima üzüntüsünü çektim.

Onları iş olsun diye yazdığımı

Bilmenin…


Orhan Veli 36 yıllık kısa ömründe şiir dünyamıza damga vurmuş, yüreklerde iz bırakmış onlarca şiir yazar. İstanbul’dan kısa bir süreliğine Ankara’ya gelen şairimiz, Ankara’da belediyenin açtığı bir çukura düştüğünde henüz 36 yaşındadır, başından yaralanır. İstanbul’a gelir, bir arkadaşının evinde rahatsızlanır. Üzerinde ceketi vardır, son kez giydiği ceketi… Cebinde de bir diş fırçası ve o diş fırçasına sarılı bir kağıt parçası. Kağıdın üzerinde ise bitmemiş bir şiir… “Aşk Resmigeçidi”


AŞK RESMİGEÇİDİ

Birincisi o incecik, o dal gibi kız.

Şimdi galiba bir tüccar karısı

Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.

Ama yine de görmeyi çok isterim,

Kolay mı, ilk göz ağrısı…

Sait Faik bir röportajında şair arkadaşını şöyle betimler; “İki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol…” Orhan Veli’nin dizelerde anlattığı ilk göz ağrısı da sanki kendi gibi incecik bir kızmış

……………………………….çıkar

……………………dururduk mahallede

……………………………….halde

adlarımız yan yana yazılırdı duvarlara

…………………….yangın yerlerinde…


Garip Akımını yalnız yazdıklarıyla değil, hayata karşı duruşuyla da anlatan Orhan Veli, fiziğini bile bu uğurda kullanmaktan çekinmez. Bu yüzden şiirinin hayatının sonucu olduğuna değil, aksine hayatını şiirine göre yaşadığına inanılır.


Üçüncüsü Münevver Abla, benden büyük

Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları

Gülmekten katılırdı, okudukça.

Bense bugünmüş gibi utanırım

O mektupları hatırladıkça…

Dördüncüsü azgın bir kadın,

Açık saçık şeyler anlatırdı bana.

Bir gün de önümde soyunuverdi

Yıllar geçti aradan, unutamadım,

Kaç defa rüyama girdi.

Beşinciyi geçip altıncıya geldim

Onun adı da Nurünnisa.

Ah güzelim

Ah esmerim

Ah !

Canımın içi Nurünnisa…


Belki de şairin anlatmayıp atladığı beşinci kadın; sona bıraktığı, hiç bitmemiş aşkı “İnsanları sevmesini de bilen” kadındı.

Yedincisi Aliye, kibar bir kadın

Ama ben pek varamadım tadına

Bütün kibar kadınlar gibi,

Küpe fiyatına, kürk fiyatına…

Sekizinci de o bokun soyu:

Sen elin karısında namus ara,

Kendinde arandı mı, küplere bin.

Üstelik kendinde de

Yalanın düzenin bini bir para.

Ayten’di dokuzuncunun adı,

Barlarda göbek atar

İş başında şunun bunun esiri,

Ama bardan çıktı mı

Kiminle isterse onunla yatar.

Onuncusu akıllı çıktı

Bıraktı gitti beni.

Ama haksız da değildi hani,

Sevişmek zenginlerin harcıymış

İşsizlerin harcıymış.

İki gönül bir olunca

Samanlık seyranmış ama

İki çıplak da olsa olsa

Bir hamama yakışırmış…

İşine bağlı bir kadındı on birinci

Hoş, olmasın da ne yapsın?

Bir zalimin yanında gündelikçi;

Adı Luksandra.

Geceleri odama gelir

Sabahlara kadar kalır

Konyak içer, sarhoş olur

Sabahı da işbaşı yapardı şafakla…

Gelelim sonuncuya.

Ona bağlandığım kadar

Hiçbirine bağlanmadım.

Sade kadın değil, insan.

Ne kibarlık budalası,

Ne malda, mülkte gözü var.

Eşit olsak, der

Hür olsak, der

İnsanları sevmesini de bilir,

Yaşamayı sevdiği kadar…


Orhan Veli’nin sonuncu aşkı, Nahit Hanımdı. Kardeşi Adnan Veli de şairin ölene kadar Nahit Hanım’ı sevdiğini söylemiştir.

55 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör