Köy Enstitüleri ve Yadırgadılar Bizi
top of page

Köy Enstitüleri

Güncelleme tarihi: 3 gün önce

Nurten B. AKSOY

*

İlkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılmış okullar olan Köy Enstitüleri kapatılmalarının üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen Milli Eğitim tarihimizdeki izleriyle hala yaşamaya devam ediyor. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetmiş ve başlatmıştır.


Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği gözönüne alınarak dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla başlatılan bu projeyle köylerden toplanan ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda öğretmen olarak yetiştirilmeleri ve ondan sonra yeniden köylere gidip öğretmen olarak çalışmaları amaçlanmıştır.


Geleneksel öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler için köylerde öğretmenlik yapmak, istenerek yapılacak bir görevden çok zorunluluk olarak algılanıyordu. Çalıkuşu romanındaki karakter gibi gönüllü ve özverili öğretmenlerin sayısı azdı. Oysa okuma yazma oranı Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllarda %5 bile değildi. Bunun yanında nüfusun %80'lik bölümü köylerde yaşıyordu. Köy Enstitülerinin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad'ın önemli çalışmaları vardı. Kanad, zorunluluktan değil özveriyle öğrenci yetiştirecek köye göre öğretmen fikrini savunuyordu.


1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Enstitüleri açıldı. Türkiye'de seçilen şehirlerden uzak, ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açıldı köy enstitüleri. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti.


Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.


Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Ali Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Ali Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1308 kadın ve 15943 erkek olmak üzre toplam 17251 köy öğretmeni yetişmiştir. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.


YADIRGADILAR BİZİ

Urbalarımız bozdu Toprak renginde Yamasız temiz Öyle uydu sırtımıza Nedense yadırgadılar bizi...


Potinlerimiz Beykoz'du Beykoz'un içinde ilk kez Çorap gördü ayaklarımız Okşar gibi giydik ikisini de Nedense yadırgadılar bizi...


Yüzlerimiz güneş yanığı bronzdu Ellerimiz katı katı İş görmekten Başlarımız dik Kendine güvenmekten Nedense yadırgadılar bizi...


Bilgi kentin tekelinde yozdu Kız kaçar gibi geldi bize Ne çok severmiş doğayı Ekmek su yerine geçti yanımızda Boy verdi ağaç ağaç, yapı yap Nedense yadırgadılar bizi...


Köy yolları göklere dek tozdu Okundukça kitap Sallandıkça kazma kürek Kitabın kabında Kazmanın sapında Köy köy diye gümbürderdi yürek Nedense yadırgadılar bizi...


Köy çok sayımız azdı Düşümüze girdi köyler Yeni baştan kurduk kafamızda Umut ocakları tüttü yirmi bir yerde Nedense yadırgadılar bizi...


Yazımızı yazanlar kara yazdı Başımıza yıkıldı tasarladığımız köyler Umutlarımız boğuldu doğmadan Suç sayıldı çalışmak Suç köy köylü demek Hala nöbet tutuyor Dizleri göğsümüzde Elleri boğazımızda kara yazı yazanlar Nedense yadırgadılar bizi...


Kuyumuzu kazanlar derin kazdı Sizin olsun sizden gelen bana Sizin bu boyun bağı Özledim boz urbayı Bırakın elimi kolumu Özledim doyasıya çalışmayı Nedense yadırgadılar bizi...

Dilimizde türkü elimizde sazdı Köylerden geldik tek tek Biriktik öbek öbek Çalıştık küme küme Kapanmadan görürse gözlerim Yeniden açıldığını Enstitülerin Yanmam öldüğüme Nedense yadırgadılar bizi...

HAŞİM KANAR

96 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page