Eskiden din adamı ya da dindar denilince akla, ağırbaşlı, ciddi, özü sözü bir güvenilir insanlar gelirdi. Ancak günümüzde bu geçer akçe ölçüler gitti. Herkes durumdan vazife çıkarmaya başladı. Ağzı olan din üzerine ahkam kesip çağdaş değerlere saldırmayı bir marifet olarak görmeye başladı.
Birisi çıkıp diyor ki erkek aç ve mecbur kalırsa ölen karısının etini yiyebilir. Neredeyse yamyamlığa methiye düzecek. Diğeri dokuz yaşındaki kız ile evlenmek sünnettir, sevaptır diyor. Öbürü geri kalır mı, çocuk ile evlenilebilinir, beş yaşında da olsa beşikte de. Eh, profesör unvanlı, devleti soymak Kur'anın emridir diyerek hırsızlığa Kur'anı delil gösteriyor. Bir diğeri peygamber ile görüşüyor. Diğeri Allah ile konuşuyor. Oysa Allah kavramı soyut mücerret bir kavramadır. Gözle görülmez, konuşulmaz, dokunulmaz...
Cennette bir erkeğe 72 huri verileceğini, şarabın, zevkin gırla olacağını, ballandıra ballandıra anlatıyor da, cennete giden mümin kadınlara ne verileceğini aklı sıra dalgaya alarak Nuri diyor.
Atatürk'e, Cumhuriyete, laikliğe saldırmalara hiç girmeyelim. Atatürk büstlerini put olarak niteleyip putperestlikle savaştığını sanıyor zavallı. Oysa bilmiyor ki hiçbir kimse kalkıp da Atatürk’ün büstünden medet ummuyor. Ona yalvarmıyor, ondan bir şey dilemiyor. Büstü ya da heykeli yüceltmiyor. Devletimizin kurucusu olan o büyük insanın manevi huzurunda minnet ve şükranlarını sunuyor. O kadar.
Atatürk’ü cehennemde gördüm diyen zavallı, kendisinin de cehennemlik olup oraya gittiğini itiraf ediyor aslında. Otobüsü kenara çekip namaza duran şoför yalnızca gösterişin peşinde olduğunu bağırarak gözlerimize sokmuyor mu? Plaja en acayip kıyafetlerle giden kimi kadınlara ne diyeceğimi bilemiyorum. Mayo giyip saçı örtmek ya da bikini ile namaz kılmak konuyu sulandırmaktan öte, ciddiyetsizlik değil de nedir. Pantolon giyen kadın kafirdir. Yüksek sesle kadın konuşamaz, sakız çiğneyemez, dondurma yiyemez. Ama kendisini bir kadının doğurduğunu, ona analık ettiğini unutur.
Bütün bunlar ilkel Arap geleneklerinin sapkınlık derecesinde yansımalarıdır. Toplum adeta hezeyan geçirmektedir. Oysa Anadolu kadını otobüste, düğünde, parkta ağlayan bebesini emzirir rahatlıkla. Kimse de ona hafif ahlaklı diye bakmaz. Zira o annedir ve çocuğunun ihtiyacını karşılamaktadır. Ama bunlar öz torunundan, kayınvalidesinden tahrik olabiliyorlar.
Açıkçası ilkel dürtülerinin esirleridirler. Nasıl oruç tutarlar bunlar, nasıl nefislerini terbiye ederler. Ediyorlar mı anlayabilmiş değilim. Ama mürteci efendi çaputtan, muskadan, şeyhten, seyitten medet umuyor ve dolayısıyla da başkalarını da öyle sanıyor.
Benim en anlamadığım konu bu sözüm ona akil geçinen okumuşların, profesörlerin birisi çıkıp da fizik, kimya, biyoloji, astronomi ve hele hele sanat, edebiyat, şiir, estetik üzerine tek kelime edemeyişleri, ama varsa yoksa kadının saçı bacağı, eteği...
Ve ne hazindir ki bunları da din adına lanse ederler. Dini, bunların temsil etmediği, edemeyeceği bir somut gerçek olmakla birlikte, diğer akil ve aydın din adamları kalkıp da bunların cevabını vermiyor. Dolayısıyla da sanal ortamda bulanık, karışık, tutarsız, yorumlar cevaplar birbirini izliyor ve kafalar daha da karışıyor.
Otobüste şortlu kıza tokat atan boyu devrilesi genç, kısa giyinmişti tahrik oldum, diyor. Fakat bir gencin, töremizde, geleneğimizde bir kıza vurmasının delikanlılık ile bağdaşmadığını es geçiyor.
Çağdaşlara,laiklere her fırsatta dinsiz imansız diye saldıran bu güruhlar bir şeyi neden görmezden gelirler. Hangi çağdaş, laik eğitimli birisi bunların yaptığını yaptı ki. Burada mütedeyyin,dindar,faziletli,ahlaklı insanları tenzih ederim. Ama bir avuç sapık manyak imajı zedeliyor, bozuyor.
Dinin, imanın şartları ile evrensel AHLAK-ETİK kurallarının özünde çelişmediğini ama bu yobazların ilkel yorum ve salaklıkları yüzünden dinin özünden sapıldığı gibi ahlak töre de arada kaynıyor.
ÖZETLE AHLAKI AHLAK BEKÇİLERİ YİYİP BİTİRİYOR.