top of page
1/2
  • H.Saral

Salem Büyücüleri

TARİH DEĞİŞMEZ, SADECE GİYSİ DOLABI ÇOK ZENGİNDİR ...


Büyü ve büyücülük insanlık tarihinin çok eski dönemlerine kadar gider. Doğa karşısında kendini âciz ve eksik hisseden insanoğlu, gizli güçlerle kendi arasında bağlantı kurabilecek birtakım aracılara ihtiyaç duymuştur. Bu aracılarda olağanüstü yetenekler bulunduğu varsayımından yola çıkarak, büyücülerden, insanüstü davranışlar beklemiştir. Tektanrılı dinlere geçildiği zaman bu inançlar ortadan kalkmamış, sözgelimi, Hıristiyanlığın bütün yasaklamalarına rağmen büyücülük ve boş inançlar toplumlar içinde gizli gizli yaşamlarını sürdürmüştür. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, erkek ve kadın büyücüler, büyü törenleri yapar, insanlara veya hayvanlara nazar değdirirler. Eskiçağ törenlerinin bir devamı olan ve şabbat adı verilen cumartesi gece yarısı toplantıları kırlarda yapılırdı; bu toplantılar sırasında, gece yarısından şafak sökünceye kadar şarkılar ve danslarla şeytan yardıma çağrılırdı. Kaygı uyandırıcı biçimde çoğalan ve kilisenin iktidarını tehlikeye düşüren bu gibi uygulamalar karşısında, hıristiyan büyükleri ve kilise şiddetle tepki gösterdi. Mahkemeler kuruldu. Engizisyon ortalığı kasıp kavurdu. Fransa'da, 100 000'i aşkın büyücü kadın, komşularının ihbarı üzerine, yakalanıp işkence edildikten sonra diri diri yakıldı.

Avrupa'da ortalığı kırıp geçiren bu büyücüleri temizleme uygulaması, sonradan Kuzey Amerika sömürgelerine de sıçradı. Salem bunların en dehşet verici örneklerinden biridir. Bu moda, ancak XVII. yy.ın sonunda hafifledi ve önü alınabildi.

İslam inancında da büyü yasaktır, ama insanların özel hayatlarını düzenlemede çaresiz kalınca bu yönteme başvurdukları görüldü. Günümüzde de dini inançlarla karıştırılarak yaşar.

*

1692’de Amerika...


Devletin ortaya çıkmasına daha çok var. Gelenlerin bir çoğu da zaten Avrupa'daki baskıcı devletlerden kaçıp gelmiş, öyle bir talepleri yok. Kırk ülkeden türlü köklerden, hepsi değişik beklentilerle dünyanın dört yanından gelenler koloniler halinde yaşıyor... Ortada bilinen kurumlarıyla ne devlet var, ne de hukuk. Hoş geldikleri yerlerde de yok. Avrupa din ve mezhep savaşlarıyla çalkalanıyor yolunu bulmaya çalışan su gibi kargaşadan kargaşaya sürükleniyor.


Wstphalia Antlaşmasıyla Otuz Yıl savaşları biteli 40 yıl olsa da Avrupa yeni düzeni henüz olduramamıştır. Kutsal Roma Germen imparatorluğunun parçalanmış ve Alman prensleri bağımsız hale gelmişlerdir. Böylece Avrupa kıtasında güç dengesi tamamen değişmiş , İspanya Avrupa’daki üstünlüğünü kaybederken, Fransa en güçlü devlet haline gelmiş ve İsveç Baltık Denizi Bölgesinde hakimiyetini kurmuştur. Bununla beraber, daha önceki uluslararası toplantılar dinsel nitelikteyken, Westphalia devlet, savaş ve iktidar sorunlarının tartışıldığı laik bir konferans olmuş ve toplantılar sırasında Papalık temsilcisi dinlenilmediği gibi antlaşma metni Papaya imzalattırılmamıştır. Dolayısıyla, kilisenin politik gücü iyice sınırlandırılmış ve Avrupa kıtasında kendi kanunlarına göre davranan, kendi milli politik ve ekonomik menfaatlerini gözeten, ittifaklar kuran ve bozan modern bağımsız devletler oluşmuştur. Bugünkü anlamda devletlerin oluşturduğu uluslar arası sistem Wstphalia Antlaşmasının sonucudur.


Avrupa'da grip görülse koloniler zatürre oluyordu.


Amerika'da Massachusetts’in Salem Village kasabasında bir grub genç kız, Batı Hint Adaları’ndan gelmiş bir kölenin anlattığı masalları dinledikten sonra garip baygınlık nöbetleri geçirmeye başlar. Sorgulandıklarında, birkaç kadını büyücü olmakla ve kendilerine eziyet yapmakla suçlarlar.

Kasaba halkı olayı dehşetle fakat şaşırmadan karşılar; çünkü, XVII. yüzyılda Amerika’da ve Avrupa’da büyücülüğe olan inanç çok yaygındır. Dedik ya " Otuz Yıl Savaşları" biteli kırk yıl olmuştur.


Bunu izleyen gelişme, her ne kadar Amerikan tarihinde görülen münferit bir olay ise de, Püriten New England’ın toplumsal ve ruhsal dünyasına bir pencere açtı. Kasaba yetkilileri büyücülük suçlamalarını dinlemek için bir mahkeme kurdular ve Bridget Bishop adında bir meyhane sahibini hemen mahkum ve idam ettiler. Bir ay içerisinde beş kadın daha mahkum edildi ve asıldı.


Yine de, tanıkların sanıkları ruh ya da hayalet biçiminde gördüklerini anlatmalarına mahkeme tarafından izin verildiği için, halkın duygusal bunalımı giderek arttı. Doğal olarak, bu gibi “hayaletlere ilişkin kanıtlar”ın gerçekliği saptanamadığı ve bu konuda tarafsız bir sorgulama yapılamadığı için çok tehlikeli bir durum ortaya çıkıyordu. 1692 sonbaharına kadar, aralarında erkeklerin de bulunduğu 20 kurban daha idam edildi ve kasabanın bazı en önemli hemşehrileri de dahil olmak üzere 100’den fazla kişi hapse atıldı. Aşırı duygusal tepkilerin Salem Village sınırlarını aşma tehdidi ortaya çıktığı için kolonideki tüm din adamları yargılamalara son verilmesi çağrısında bulundular. Koloni valisi bu çağrıya uyarak mahkemeyi dağıttı. Hapiste bulunanlar da ya aklandılar ya da cezaları ertelendi.


Salem Village’deki büyücülük duruşmaları, Amerikalıları uzun süre büyüledi. Ruhsal açıdan bakıldığında, tarihçilerin çoğu, büyücülüğün varlığı konusundaki gerçek inanç nedeniyle 1692’de Salem kasabasında toplumun bir tür isteri nöbetine tutulduğunu kabul etmektedirler. Onlara göre, genç kızlardan bazıları rol yapmış bulunsalar bile, sorumluluk sahibi olması gereken yetişkinler de bu çılgınlığa kapılmışlardır.


Suçlananların ve suçlayanların kişilikleri daha yakından incelenirse, daha aydınlatıcı sonular elde edilmektedir.

O günlerde kolonici New England’da çoğunlukla olduğu gibi, Salem Village de tarıma bağlı ve Püriten egemenliği altındaki bir toplumdan, ticaret ağırlıklı ve daha laik bir topluma yönelik bir ekonomik ve siyasal dönüşüm içindeydi. Suçlayanların pek çoğunun, çiftliklere ve kiliseye bağlı geleneksel yaşam biçiminin temsilcileri olmalarına karşın, suçlanan büyücüler, giderek gelişen dükkan sahibi ve tüccar sınıfının üyeleriydiler. Salem’de, eski geleneksel grublarla daha yeni tüccar sınıfının, toplumsal ve siyasal gücü ele geçirmek için yürüttükleri gizli savaş, Amerikan tarihi boyunca toplumlar arasında tekrarlandı; fakat, toplumun üyeleri arasında, şeytanın evlerinde başıboş dolaştığı inancı yaygınlaştığı zaman, bu çatışma garip ve öldürücü boyutlara erişti.


Salem’deki büyücülük duruşmaları, aynı zamanda, çarpıcı ama yalan suçlamalarda bulunmanın ölümcül sonuçlarını gösteren bir örnek oluşturmaktadır. Gerçekten de, siyasal tartışmalarda çok sayıda insana karşı yalan suçlamalarda bulunulmasına takılan ad “büyücü avı”dır.

45 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/669
bottom of page