maviSEÇKİ
17 Oca 20213 dk.
Kış mevsimi sonunda geldi çattı. Kar henüz her yeri o bembeyaz örtüsüyle kaplamasa da kışın soğuğunu iliklerimizde hissetmeye başladık. Sıcacık bir evin penceresinden izlerken ya da şen kahkahalarla kardan adam yapıp, kartopu oynarken güzeldir kar. Ama sokakta yaşayanlar, yakacak bir şeyleri olmayanlar ya da sabahın ayazında işe-okula gitmek zorunda olanlar ve büyük şehirlerde yaşayanlar içinse sadece bir eziyettir. Bütün bunlara rağmen fotoğraflarda ve şiirlerde güzeldir yine de kar...
Uzak ülkelerin fethinden geldik,
Bilemezsin ne kadar yorgunuz.
Bir kış günü huzurunu özledik hep,
Sonsuz yangınlar yiyen,
Dağlanmış ormanlar gibi yüreğimiz.
Bir maviliğe kayar,
Kapandı kapanacak gözlerimiz.
Harlayan bir soba vardı düşümüzde,
Kestaneler patlar, ışıklar köhne tarabaları yalarken.
Çok uzaklarda bir ırmak akar.
Korkmayın; bizim dağların kurtlarıdır onlar, ısırmaz.
Biz kediler gibi uyuyacaktık.
Ne çabuk sıkıldık böyle,
Zemheri içimizde toz duman,
Yeniden bahara açılan kapılar arar olduk.
Dört yanımız duvar ve kör kilitmiş oysa.
En akıllı seçimlerimizdi sorarsan,
Surlar ördük yüreğimize,
Anlamsız bir ömrü uzattıkça uzattık.
Kış yorgunuyum, bir kardan adamım artık.
Sakallarım mavi bir buz,
Büyür yalnızlığım,
Nasıl korkardık erimekten, bilmezsin;
Erimekti kurtuluş,
Yetmedi güneşimiz, neylersin.
Buzdan yaşamlara tutsak kaldık.
Çekilsin artık bulutlar ve kar,
Bir eski evde kapılar gıcırdasın,
Azıcık aralansın bahara,
Uzun yağmurlarla yıkansın her yer.
Akın edecek güneşler peşinde değiliz artık,
Bir minik kardelen doğsun yeter.
Arsız bir çıplaklıkta öylece donakaldık
Şenol YAZICI
Yalnızlığın sesinden bir resim yaptım
Kararan kalabalıklardan süzdüm ışığını.
Akşamüstleriyle boyadım vazgeçen ağzını
Parmaklarını uzattım gece suları gibi ıssız
Salkımsöğütlerden bir beden çizdim usul
Hiçbir rüzgarın duruşunu bozamadığı
Bütün yağmurları topladım yapraklarına.
Sonra tüm yolcuların silindiği bir ufuk
Örttüm kâkülleriyle alnının üşümesini.
Puhu kuşlarının avazını yerleştirdim dudaklarına
Uzanıp uzanıp öptüm sonra acıyla.
Gözlerini kapalı çizdim görmesinler diye kimseyi
Madem görmeyecekler bundan sonra beni.
Astım saçlarından odamın boşluğuna…
Uzun sustum, ey durmadan konuşanlar
Geçmedi üşümem
Ben bir aşkın kar yağışından geliyorum…
Şükrü ERBAŞ
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Bir uçurum kıyısında vursunlar beni ki dünya
Uğuldayıp duran bir uçurum değil miydi zaten
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Adımı yazıyorum kar üstüne ve ıslığını çığlık
Gibi incelterek yetişiyor ardımdaki tipi bana
Siliyor adımı bir dal kırarak çam ormanından
Geçmişim kar sessizliğiyle özetleniyor artık
Anılarım buz tutmuştur aşklarım kar yangını
Ömrüm parmak uçlarımda eriyen bir kar tanesi
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Kar yağıyorken milyon bekerel hüzün yağıyordur
Derim ki kar ve hüzün bir aşkın seyir defteridir
Yolculuklar ve ayrılıklarla anlatılabilir ancak
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Bir uçurum kıyısında vursunlar beni, vursunlar
Bir kahkahayla çekip giderim karlı ovalardan
Şairler vurulmalıdır, hayat yakışmıyor onlara
Ahmet TELLİ
Lambayı yakma, bırak,
Sarı bir insan başı
Düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor
Karanlıklara.
Kar yağıyor
Ve ben hatırlıyorum.
Kar…
Üflenen bir mum gibi söndü
Koskocaman ışıklar.
Ve şehir
Kör bir insan gibi kaldı
Altında yağan karın.
Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
Dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
Ve ben hatırlıyorum.
Nâzım HİKMET
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Uzaktaki şehir
Uykuya dalmıştır şimdi.
Düşündüm bir bir
Kardeşlerimin ne yaptıklarını
…………
Ataol BEHRAMOĞLU
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.
Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı,
Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı,
Bir erganun âhengi yayılmakta derinden…
Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden.
Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,
Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta.
Birdenbire mes’ûdum işitmek hevesiyle
Gönlüm dolu İstanbul’un en özlü sesiyle.
Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfez’deyim artık!
Yahya KEMAL
****
Derleyen: Nurten B. AKSOY