LEYLİM LEYLİM
top of page

LEYLİM LEYLİM

Güncelleme tarihi: 27 Ara 2020


Ahmet Arif'ten Leyla Erbil'e Mektuplar

*

Yayın Tarihi: 2016-09-01

ISBN6053609308

Baskı Sayısı: 20. Baskı

Sayfa Sayısı: 240

Cilt Tipi: Karton Kapak

Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı

Boyut: 13 x 20 cm

İş Bankası yayını

*

"Canım Benim, bilir misin, CANIM dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep”


"Mektup, mektubu yazan ve gönderen ile mektubu alan ve okuyan arasındaki gizlidir. Bu iki kişi arasındaki giz silinemeyecek/ değiştirilemeyecek bir biçimde kağıda aktarılmış, söz uçmayıp çakılı kalmıştır. Tam da bu yönüyle "kaleme alındığı anın gerçekliği" zaman tarafından aşındırılmadan, tüm tazeliği içinde korunmaya alınmıştır. Adeta fosilleşen duygular, düşünceler yıllar sonra saklandığı yerden çıkarılıp okunduğunda, o mektubu arkeolojik bir çalışmanın en güvenilir buluntusu haline getirir. Hele ki bu buluntular bir şairden kalmışsa, o şairin şiirinin Rosetta taşı ortaya çıkmış demektir.


Ahmet Arif'in 1954-1957 yılları arasında Leyla Erbil'e gönderdiği altmış adet mektuptan oluşan kitapta yazıldıkları dönemin entellektüel ve yayın ortamı ile Ahmet Arif'in sürgün günleri, yaşadığı siyasi baskı, içsel dünyası ve en çok da aşkı tüm çıplaklığıyla anlatılmış”


Yukarıdaki satırlar "Leylim Leylim" adlı kitabın editörü Ruken Kızıler’in önsözünden alıntı. Leylim Leylim büyük bir zevkle; bir yandan gülümserken bir yandan içiniz acıyarak okuyacağınız mektuplardan oluşan bir kitap.


Ahmed Arif’in şiirlerindeki o aykırı üslup, o haykıran, o biraz da dünyaya meydan okuyan ses, bir solukta okunan mektuplarda adeta sessiz bir çığlığa dönüşmüş, ama sevgiliye yalvaran bir çığlığa... bazen yalvaran, bazen kızan, bazen küfreden bir aşığın çığlığına…


Gitmek,

Gözlerinde gitmek sürgüne

Yatmak,

Gözlerinde yatmak zindanı

Gözlerin hani?


Ahmed Arif tek kitabı olan Hasretinden Prangalar Eskittim'deki pek çok şiirini adadığı Leyla Erbil’i sadcee şairliğine değil, hayatta kalmasına da neden olarak görüyor. Sürgünlüğün sıkıntılarıyla uğraşırken, yokluk çekerken Leylâ Erbil onu hayata bağlayan bir köprü gibidir: “Ne tuzsuz şeydi şu dünya be. Geldin, buldun, şenlendirdin, insan ettin beni.” der mektupların birinde.


Leylâ Erbil ise Ahmed Arif’e yazdığı cevabi mektuplarda dostluk sınırını çizmiş ve bu sınırı gün geçtikçe derinleştirmişti. Ahmed Arif’in zamanla bu konumu kabullendiği mektuplarından anlaşılıyor. Gerçek duygularını ifadeden geri duramasa da kabullenmişlik büyük ozanın satırlarına yansır. Hitaplar “cânım dostum”a evrilirken “dostluk avucumuza sıcacık bir kuş gibi konmuş bir kere” diye yazar: “Ama bunda benim yüküm daha ağırmış ne çıkar? Ya ben bundan hoşnutsam? Ya senin sade var olman bile beni saadetten çıldırtacak tatta bir gerçekse?”



67 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

DEĞİŞİM

1/3
bottom of page