Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki yaklaşık 20 milyona yakın öğrenci 19 Ocak Cuma günü yarıyıl karnelerini aldı. 2023-2024 öğretim yılı yarıyıl tatili 22 Ocak Pazartesi günü başlayacak, 2 Şubat Cuma günü sona ermiş olacak. Hafta sonu tatilleriyle birlikte 16 gün sürecek olan yarıyıl tatili öğrencileri şüphesiz ki sevindirmiştir. Ebeveynler için aynı şeyi söyleyemeyiz diye düşünüyorum. Neredeyse gündüz tam gün okulda, öğretmenlerin gözetiminde ve sorumluluğunda olan çocuklar iki hafta boyunca tam gün anne ve babaları ile birlikte olacaklar. Bilim ve Teknoloji çağının düşünce ve davranış normlarını benimseyen çocuk ve gençlerle ilgilenebilmek önceki dönemlere göre epey bir zorlaştı. Tatil ve okul dönemlerinden yola çıkarak öğretmenlerin görev ve sorumlulukları ile ilgili mutlaka empati kurulacaktır. Dolayısı ile öğretmenlerin daha iyi anlaşılacağı ve gerektiğinde dayanışma sorumluluğu kazanılacağına inanmaktayız.
Elbette ki okul hayatı deyince sadece öğrenci ve öğretmenler akla gelmiyor. Okul hayatı, bir bütün olarak eğitim sistemini akla getiriyor. Eğitim sistemi ise toplumsal ve ekonomik sistemin isterilerine uygun olarak düzenlenip hayata geçirilmeye çalışılan bir politik alandır. Dolayısıyla mevcut eğitim sistemimizde yapısal onlarca sorun çözüm beklemektedir. Çözüm bekleyen birikmiş onca ciddi sorunlar varken mevcut siyasal ve ekonomik paradigmanın gereği bunlara her geçen gün yenileri eklenmektedir. Demokratik, özgür ve barışçı toplumlarda eğitim; her türden ayrımcılıktan uzak ve eşitçe erişilebilir bir hak olarak kabul edilir. Laik, bilimsel, özgürlükçü, kamusal, eşitlikçi, parasız, türcülükten uzak, çevreye ve ekolojik hayata duyarlı bir eğitim süreci insan onuruna yakışan bir süreçtir. Genel amaç ise sağlıklı ve dengeli bireyler yetiştirmek olmalıdır. Sağlıklı ve dengeli yetişmiş bireyler, kolektif hayatın özneleri olarak herkes için daha iyi bir hayatı inşa etmek hedefi içinde olurlar.
Aynı işi, eşit olarak yapan öğretmenleri kadrolu, sözleşmeli, ücretli, başöğretmen, uzman öğretmen, ‘sade’ öğretmen olarak parça parça edilen ve farklı ücretler verilerek değersizleştiren zihniyet kendini sorgulamalıdır. Eğitim, vazgeçilemez bir insan hakkı ve bir kamu hizmeti olması gerekirken kamu okullarına gerekli özen gösterilmeyerek ve laik eğitime aykırı uygulamalar çoğaltılarak özel, paralı okulculuk teşvik ediliyor.
Kamu okulları yeterli bütçe ayrılmamasından dolayı, personel eksikliği, donanım eksikliği, kütüphaneleri ve laboratuvarları boş, kalabalık sınıflar gibi sorunlarla boğuşmaktadır. 4+4+4 sistemi ile esasta 12 yıl zorunlu olması gereken okul süreci baltalanmıştır. Kız çocuklarının okuldan uzaklaşması, çocuk işçiliğinin önünün açılması gibi sonuçlar zorunlu eğitimim 12 yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Ortaöğretim okullarını sınav esasıyla ‘nitelikli-niteliksiz’ okullar, meslek liseleri, İmam Hatip Liseleri şeklinde eğitim hakkı eşitliğine aykırı olarak düzenlemek topluma kazandırmaz aksine kaybettirir. Eğitim kurumlarını Çedes (Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum) vb. projelerle istendik yönelime sokmak; ders çizelgelerini din içerikli derslerle doldurmak, yapancı dil derslerini seçmeli hale getirmek, ders kitaplarının dil ve içeriğini anlaşılmaz hale getirmek hangi toplumsal gelişmeye, nasıl bir kalkınmaya hizmet edecek acaba? Hep beraber yanıtını talep etmeliyiz.
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle Mesleki Eğitim Kanunda yapılan değişiklikle MESEM adı verilen Meslek Eğitim Merkezleri aracılığı ile meslek lisesi öğrencileri staj adı altında ucuz işgücü olarak işletmelerde çoğunlukla denetimsiz olarak çalıştırılıyorlar. Eğitim ve Bilim emekçileri Sendikası Eğitim Sen’in de açıkladığı gibi: “Eylül ayından bugüne kadar 7 çocuk MESEM kapsamında çalışırken yaşamını yitirmiştir. Yaşanan can kayıpları, kazalar ve hastalıklar MESEM programını ve bu program kapsamındaki iş yerlerinin denetlenmesi gerektiğini göstermektedir.” Kamu iradesi yarının toplumunu inşa edecek olan çocuk yaştaki öğrencileri bu çarktan acilen çıkarmalıdır. Meslek lisesi öğrencileri çocuk işçiliği kapsamında değil, ilgi, istek ve kabiliyetleri çerçevesinde donanımlı kamu okullarında, sömürü çarkının dışında meslek hayatına hazırlanabilme koşullarına sahip olabilmelidir.
Türkiye’deki enflasyonist koşulların her geçen gün daha da kötüye gitmesi nedeniyle çalışan kesimlerin bile yoksullaştırdığı bir dönem yaşanıyor. Anne babaların bırakın çocuklarına okul harçlığı vermesini, evden bile çantalarına besin maddeleri koymakta zorlandıkları bilinmektedir. Sayısı bilinmeyen çoklukta okula kahvaltı yapmadan giden öğrenci kitlesi olduğu kamuoyunca da bilinmektedir. Özellikle tam gün süreli okullarda tam gün aç kalan öğrenci sorununu görmezden gelmek kabul edilemez. Öğrenci gün boyu okulda açken hangi zihinsel ve bedensel gelişmeye sahip olabilir. Bu, çok can acıtan durum herkesin farkında olması ve acilen devlet tarafından daha fazla ertelenmeden çözülmesi gereken bir sorundur. Devlet tarafından her kademedeki okul öğrencilerine karşılıksız bir öğün yemek verilmelidir. Yedi yıldır çözülmeyen çok üzücü ve rahatsız edici başka bir konu da kalıcı yaz saati uygulamasıdır. Özellikle ikili öğretim yapan okulların öğrencileri, öğretmenleri ve okul personeli karanlıkta yarı uykulu olarak okul yoluna çıkmak zorunda kalıyorlar. Karanlıkta yollarda olmak; başta güvenlik sorunu olmak üzere, yarı uykusuzluk, kahvaltı yapmadan aç karnına derste girmek gibi sorunlarla yüz yüze gelmeye sebep olmaktadır. Kalıcı yaz saati uygulamasının kimlere ne fayda sağladığı açıklanmalı ve bundan vazgeçilmelidir. Aydınlık geleceğimizin garantisi olarak gördüğümüz çocukların keyfi olarak karanlıkta okul yollarına zorlanmasından vazgeçilmelidir. Eğitim hayatımızdaki birikmiş sorunları özetle anlatmaya çalışsak da bitmiyor. Sorunların kalıcı çözümü öğrenci ve velilerden bağımsız olamaz. Onun için eğitimin her kademesindeki sorunların çözüm sürecinde, öğrenci ve velilerimizin de sürece katılması olmazsa olmazdır.
Sevgili öğrencilerimiz yarıyıl tatilinde dinlenmeyi, eğlenmeyi, gezmeyi ve yeni kitaplar edinmeyi fazlasıyla hak etmektedirler. Aileler bu konuda olanakları ölçüsünde gerekeni yapmaya çalışacaklardır. Ancak ekonomik olanakları çok sınırlı olan ve hiç olmayan binlerce ailenin çocuklarına hiçbir siyasi fayda gütmeden el uzatacak kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerin sorumlu davranacağı dileği ile iyi tatiller diliyorum …
Comments