İYİER'in yazım dili oldukça keyifli, rahat bir söyleyişi var, yaratıcı yazın diline kendinden
özellikler katmayı, yani bir üslup yaratmayı ve olumlu sonuçlar almayı başarmış. Sıradan
sözcükleri kendi biçiminde harmanlayıp keyifle okunan metinler üretmiş.
''Ak köpükler teknenin dalgalara her başkaldırışında, al dudaklı bir kadın gibi göğsüne öpücükler konduruyordu. Gençliğinin en güzel günlerini; bu dalgalanıp durulan, taşıp boşalan
“BOŞLUK’’ sağlam bir anlatım, özgün bir ritim doğru yere oturmuş sözcükler… ve ÖTEKİNİ
öldürebilecek ne varsa yüklenmiş bir imge ırmağı…
…
Esra Odman’ın dilinde, kadim anlatıcıların zenginliğinin yanında ülkemizin çoğu yazarının
saplanıp kaldığı evrensele ulaşmayan bireyselliğin iç bayıltan kısırlığını aşmış, dünya
caddelerinde güvenle dolaşmaya hazır bir özgüven var...”
Şenol YAZICI, 11 Nisan 2012, maviADA Dergisi BAHAR Sayısı
Doğru söze ne denir.
Yazarı ilk olarak maviADA’da yayımlanan 'TUVALET KAFE' isimli öyküsüyle tanımış; en zoru
başardığını düşünmüştüm. Öyle ya çalışma odası olarak oldurulan tuvaletten gülümseyerek okuyacağınız harika bir öykü çıkarmak kaç kişinin harcı? Etkiledi beni; farklı bir şeyler vardı bu
kadının yazdıklarında, okunası... O kadar lezzetliydi ki; bir öykü, bir öykü daha… yok muydu,
dedirten cinsten.
Hatta size bir sır vereyim, kendisinin dahi haberi yok ama biz onunla Tuvalet Kafe'de oturmuş, bir çay içimlik süre de olsa sohbet etmiştik. Önemli şeylerden, hem de çok önemli şeylerden bahsetmişti bana:
En çok KADINDAN! Sonra İNSAN olma sanatından…
Yazar insanın en iyi bildiğinin ancak kendisi olabileceğinin farkında; kadın ve insan olma temalı öyküleri hayli fazla.
Onunla çıktığım yolculuğa, maviADA Dergisinde yayımlanan diğer öyküleriyle devam ettik. Yazar Esra ODMAN İYİER hayalini kurduğu o kadim ülkeden, umuttan, insan olmaktan, insanca yaşamaktan bahsediyordu. Satır aralarına, öykülerinin orasına burasına küçük bir kız çocuğunun üstünü başını bezer gibi giydirdiği hep güzel duyguları, en çok sevgiyi serpiştiriyordu.
Kitaplarına baktığımda Esra ODMAN İYİER; okurları için güzel şarkılar mırıldanıyor, kocaman
bir kalp bırakıyordu yazdıklarıyla... O denli büyük ki içinde başta adalet kavramı olmak üzere, insan onuruna dair her şeyi var etmiş bulunan ve herkese yetecek kadar konforlu yeri olan bir kalp... Her yazar gibi tek derdi okuyucularına ulaşmak, gerekli bulduğu konularda zihinlerde soru işaretleri yaratmak, aynı zamanda büyük ışımaları başlatan bir kıvılcım çakmak. Özellikle de ülkemizde kadına biçilen o eprimiş elbiseyi değiştirmek niyeti barındıran kıvılcımlar.
Comments