Özdemir İnce, bir şiirinde; “Temiz kalmış ne bulunur çöplükte!/ Aşk da kirlenir elbet insanla birlikte” diyor. Çevrenin durmadan kirlendiği doğanın yok edilmeye yüz tuttuğu bu dünyada insan da aşk da temiz kalacak değil ya... Sanat, edebiyat, özellikle şiir, aşkın, insanların kirlenmelerini bir nebze önlüyor. Kirlilikten kurtulmamız bu yüce değerlere bağlı.
Kirli sözleri bırakalım da gönlümüzün çiçeklenmesini, düşünce ve duygularımızın temiz olmasını sağlayan örneklere yer verelim, ne dersiniz?
A, Kadir Kaçar, Sevgi Sensin adlı denemelerinde aşk ve sevgi hakkında şunları söylüyor: “Sevgiler acılarını peşin, mutluluklarını taksit taksit öderler... Gülümseyene yakındır sevgi. İnsan, insan olduğunu sevince anlar. Sevgiyi içinde bulamazsan başka yerde arama. Sevgi pembedir, sevgi beyaz/ Sevgi yemyeşil ilkyaz.
Sevgi sevenine göre renk alır/Sevmeye karanlıkları kalır. Sevgi tohumu ekilen yürekte nefret ağacı bitmez. Sevmek sanattır ama insanın ömrü hep çıraklıkla geçer. Bedenin dilidir sevgi... Seven kendini keşfeder. Mermere yontu, sevgiye acı şekil verir.
Sevmek öğrenmektir kendini. Unutma!/Sevgin kadarsın.”
Osman Şahin, Berfin Bahar dergisinde çıkan bir yazısında, “Aşk insanı insan yapan duyguların özüdür. Aşk duyguların sütüdür. Yüreğin ipekleşmesidir. Katıksız bir madde olan süte, azıcık yabancı bir madde karışsın, hemen bozulur, kesilir. Aşka maddi çıkarlar yükleyecek olursanız bir gün bel verecektir. Bencil insanlar, sçu o zaman bencil çıkarlarında değil, aşkta bulacaklardır.” Diyor.
İsmet Kemal Karadayı aşkla savaş ve uygarlık arasında bir bağıntı kuruyor:
“Aşk dinlendiren savaştır
Aşk parmağını uzatmaktır uygarlığa
Orhan Pamuk, Şeküreniz diyor ki “Evlenmeden önce alevlenen aşk yangını evlilikte söner. Geriye boş,kederli bir yangın yeri kalır. Evlendikten sonra duyulan aşk da biter ama onun yerini mutluluk alır.” Ona katılıyor musunuz?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Evet. Hayat tecrübem bana gösteriyor ki evlenmeden önce birbirlerine âşık olan, hatta aşklarının şiddetini teşhir eden kişiler, evlendikten sonra sıkıcı ve aşksız hayata girip kısa sürede mutsuz olurlar. Ama evlenmeden öne başkalarına övünemeyecekleri kadar kısıtlı aşk hayatı yaşayanlar, evlendikten sonra ona ihtimamla bakarlar ve aşklarını korurlar”
Sedat Umran, aşkı bayramlık bir giysi olarak görüyor:
“Aşk ruhlarımıza giydirilen bayramlık giysi
Işıldar üstünde sevincin elmas düğmeleri
Aşktır hor kullanılmadan taşınacak giysi
Çünkü bir kez delindi miydi yamanması güç”
Ülfeti, “Eğer bindin ise aşk atın/Bizim menzilimiz ırak denir mi?” diye soruyor.
Cahit Külebi sevgiyi yalvaç olmakla bir tutuyor:
“Sevgi dediğin yalvaç olmaktır,
Arınmaktır tüm kötülüklerden,
Yıldız ırmakları akan gözlerden
Toprak bir testiye doldurmaktır.”
Aşk hakkında şair ve yazarlar neler demiş bakalım:
“Aşk öyle bir şeydir ki, gün gelir bir fahişeyi azize, bir azizeyi ise fahişe haline getirebilir.” Ahmet Altan
“Aşk fiilinin gelecek zaman çekimi yoktur. Gelecek geldiği zaman da aşk yoktur. Aşka ömür biçerek, aşkı anlamaya çalışanlar kendilerini kandırıyorlar” Haşmet Babaoğlu
“Aşk üstüne çok sözler işittik nicedir
Çözmüş değiliz o sırrı, hep bilmecedir
Yalnız şu yalın gerçeği öğrendik ki
Aşksız sürülen ömür soğuk bir gecedir.”
“Aşk açıp kapayacağın bir musluk değildir, ırmaktır denize doğru akan ama kimi zaman ona ulaşamadan kurur gider.” Bir filmden
“Aşk, güzelin kısacık ömrüne, gidenin çekiciliğine, sevgilini hayaline yakılmış bir ağıttır.” Ahmet Ümit (Aşk Köpekliktir)
“Aşk kapitalizmdeki komünizmdir.” Vlrich Beck
“Acıdır aşkı aşk yapan ve her aşk/Bir mutsuzluğun başlangıcıdır.” Gürel Aydın (Acı)
“Aşk, gönlümün semaverinde demlenen duygu.” Bülent Ecevit
“Sınanmayan hiçbir aşk gerçek değildir.”
“Aşk küçük bir sözcüktür, onu büyüten sevenlerdir.”
“Aşk bir savaştır; savaş için geçerli olan kuşatma, manevra, tuzak ve saldırı aşk için de geçerlidir.” Jean Paul Sartre
“Aşkından kibrit oldum/Üflesen yanıyorum.” Bir halk türküsünden
“Güzelliğin on par’etmez/Bu bendeki aşk olmasa” Âşık Veysel
“Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar.” T. Fullur
Can Dündar, Milliyet gazetesinde çıkan bir yazısında aşkı bir yara bandına benzeterek şöyle diyor: “Aşk, şiirlerde, güllerle, bülbüllerle anlatılır hep:
Dev çınarın gövdesine kazınmış kocaman kalpte buluşan iki harftir aşk... Eros’un fırlattığı okla delinmiş kıpkırmızı bir yürek gibi resmedilir.
Oysa aslında çoğu zaman aşk, bir yara bandıdır. Kanayan yererimize sürdüğümüz bir tentürdiyot... Panik halinde iken, camı kırıp kullandığımız bir müsekkin... Çaresizliğimizin koltuk değneği... Güllerde çok küllerden doğan bir mucize... Bir terapi seansı...
Ölümün üstesinden gelebilecek ve bize bir saat içinde hayatı bahşedebilecek bir sihirli iksir...”
İskender Pala, Ah Mine’l-Aşk adlı kitabında aşkı tasavvuf açısından ele alıp şunları yazıyor: “Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur uyulur. Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar. Sultan olur ülke yönetir, şarap olur sarhoş eder. At olup koşar, kuş olup uçar. Hazine olur viran gönüllerde saklanır, kimya olur hakir toprakları altına dönüştürür. Sır olur saklanır, gonca olur açılır. Gül bahçesi olur kokusuyla âşıkları mesteder, güneş olur âşıklarının ümit meyvelerini olgunlaştırır. Aşk oluca gönüller birleşir, aşk olunca kıyamet koparcasına hareketlilik olur. Aşk olunca şimşekler çakar, rahmetler yağar... Hastaların şifa bulması aşktandır... Aşk, Mecnun’dan Leyla’ya bir feryat, Mansur’dan dara bir sır, gözden kalbe bir yoldur...”
“Mutluluk kaynaklarımız arasında önemli bir yer tutuyor aşk. Yaşamak bir bakıma ilgilenmek demektir. Çeşitli ilgilerimiz, aşırı bir çizgiye varınca, aşk adını alıyor. Ruhbilim, aşkın ilk basamağı olan sevgiyi bir içgüdü saymaktadır.
Düşünce çeşidi kadar aşk çeşidi vardır.” Tolstoy
Aşkla sevgiyi karıştırırız çoğu kez. Bu yazıyı iyi okuyanlar karıştırmazlar artık...
Necati Cumalı, Yağmurlarla Topraklar romanında aşkı uçurtma örneğiyle anlatıyor:
“Tıpkı uçurtma örneğinde olduğu gibi, aşk da sevmek istediği kadından kızdan gelmeye başladı mı artık kendi denetiminden kurtulurdu. Böyle bir alışkanlık doğardı sevdiği kadınla arasında. Gerçekte aşk, belki de bu alışkanlıklardan sonra doğan, gelişen bir duyguydu. Bir süre bu alışkanlık yönetirdi bütün davranışlarını. Elinde olmadan sürüklendiğini duyardı. Günün birinde ayrılmak zorunda kalıp da ayrıldılar mı tütün gibi, alkol gibi arardı kadını.”
Adam Smith, mutluluğun aşkla olacağını vurguluyor: “Dünya içine aşk karışmamış hiçbir mutluluk yoktur; aşk ise kendimizi başkalarında bulmamız ve bu buluşun bizde yarattığı mutluluktur.”
Aşkı en güzel yaşayan ve anlatan ozanlarımızdan Nazım Hikmet, aşkı kelebekle özdeşleştiriyor: “Kelebek misaldir aşk/ Anlamayana ömrü günlük,/Anlayana bir ömürlük.”
“Aşk ya düettir ya da düello!” deniliyor bir yerde. Bence diyalog olmalıydı, monolog değil ha! Cennet nerdedir biliyor musunuz? “Cennet, aşkın oturduğu yerdedir.” J.P. Richer
Bir duvar yazısında “Aşk bir yalansa doğru olmak istemem” deniliyor...
Bir Çin atasözüne göre, “İnsanları açlık ve aşk yönetir.”
Bovee, aşka pek inanmıyor: “İlk ve son aşkımız kendimize karşı olandır.”
Aşkın ne zaman, nasıl geleceği belli olmaz ama gidiş nedeni bellidir: “Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden gider”miş...
Gelin şimdi de sevgi konulu sözlere bir göz atalım:
“Sevilmek mutluluk değildir. Her insan kendi kendini sever; ama mutluluk bir başkasını sevmektir.” H. Hesse
“İnsan görmeden de öğrenir; ama görmeden sevemez.” Mustafa Balbay
“Koca sağ sever, komşu var sever.” Bir halk sözü
“Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmeye benzer.” Çehov
“Kadınlar sevdikleri zaman gerçekte sevdikleri biz değilizdir. Ama bir sabah vakti birini sevmediklerini anlayıverirlerse işte o biziz.” Henri de Montherland
“Sevgi, iki insanın birbirini evcilleştirmesidir.” Exupery
“Dostluk, sevgi; karşındakine göç halidir, unutma, sevdiğine-dostuna göç etmeyi başaramazsan, sadece mülteci olabilirsin.
Sevgilimin hayali bana Halil(içten dostluk) gibidir. Sureti put ama anlamı putları kırmaktır.” Mevlana- Mesnevi’den-
“Sevgi, doğanın yazdığı bir kitaptır.” G. Chamman
“Sevmek en güzel yalan/İnandığım” Ayhan Kırdar
“İnsan sevince sevdiği şey kadar güzel” Fazıl Hüsnü Dağlarca
“Ne kadar çok sevilmek istiyorsan o kadar alçakgönüllü ol.” Oscar Wilde
“Erkek gözüyle sever, kadın kulağıyla.”
“Sevinci kışkırtmayan sevgi yalandır.
Başkaların sevdiklerine saygı duymayan sevgi zorbalıktır.” Haşmet Babaoğlu
“Sevgi tabiatın yazdığı bir kitaptır.” George Şaman
“Sevgi insanları diğer insanlardan ayıran duvarları yıkan, onu diğerleriyle birleştiren, insanın içindeki etkin bir güçtür.” Fromm. Duvar ustalarına duyurulur!
Rauf Mutluay sevgiyle sanat arasında şöyle bir bağlantı kuruyor: “En büyük dirlik, başka insanlarla aynı sevgide birleşildiği zaman duyulur. Sanat eserleri işte bunu sağlar önce.”
Elif Şafak, Araf adlı romanında aşkı şöyle adlandırıyor:
“Âşık olmak sevgilinin isimlerini kendine mal etmektir, aşkın bitmesi ise isimlerin iadesi. İsimler insanların varoluş kalelerine uzanan köprülerdir.(...) Dokunaklı bir büyüleri vardır âşıkların ve tümüyle kendileriyle doludur, daha doğrusu kendisiyle çünkü âşık çiftler, iki bağımsız benlik olarak buluştukları halde, son tahlilde “iki” değil(bir artı bir) “sıfır” olurlar(bir eksi bir)”
Ümit Yaşar, sevgiyi şöyle şiirleştiriyor:
“Bir hiçiz tek başımıza sen ve ben/ Yoksa neye yarar bu gözler, bu ten
İnsanları insan yapan, yücelten/ İçinde ışıldayan sevgidir.”
Haşmet Babaoğlu, “Hayatı doğurmayan, ölümü çağıran sevgi kirlidir” diyor.
Doğayı ve aşkı kirletmeyelim, güzellikleri çoğaltalım, güzelliklerle dolup taşalım.
Yazımı resim ve desenlerle bezediğiniz için teşekkür ederim.