Nurten Bengi Aksoy

17 Nis 20233 dk.

Köy Enstitüleri

En son güncellendiği tarih: Nis 24

Nurten B. AKSOY

*

İlkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılmış okullar olan Köy Enstitüleri kapatılmalarının üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen Milli Eğitim tarihimizdeki izleriyle hala yaşamaya devam ediyor. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetmiş ve başlatmıştır.

Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği gözönüne alınarak dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla başlatılan bu projeyle köylerden toplanan ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda öğretmen olarak yetiştirilmeleri ve ondan sonra yeniden köylere gidip öğretmen olarak çalışmaları amaçlanmıştır.

Geleneksel öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler için köylerde öğretmenlik yapmak, istenerek yapılacak bir görevden çok zorunluluk olarak algılanıyordu. Çalıkuşu romanındaki karakter gibi gönüllü ve özverili öğretmenlerin sayısı azdı. Oysa okuma yazma oranı Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllarda %5 bile değildi. Bunun yanında nüfusun %80'lik bölümü köylerde yaşıyordu. Köy Enstitülerinin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad'ın önemli çalışmaları vardı. Kanad, zorunluluktan değil özveriyle öğrenci yetiştirecek köye göre öğretmen fikrini savunuyordu.

1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Enstitüleri açıldı. Türkiye'de seçilen şehirlerden uzak, ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açıldı köy enstitüleri. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti.

Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.

Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Ali Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Ali Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1308 kadın ve 15943 erkek olmak üzre toplam 17251 köy öğretmeni yetişmiştir. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.

YADIRGADILAR BİZİ

Urbalarımız bozdu
 
Toprak renginde
 
Yamasız temiz
 
Öyle uydu sırtımıza
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Potinlerimiz Beykoz'du
 
Beykoz'un içinde ilk kez
 
Çorap gördü ayaklarımız
 
Okşar gibi giydik ikisini de
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Yüzlerimiz güneş yanığı bronzdu
 
Ellerimiz katı katı
 
İş görmekten
 
Başlarımız dik
 
Kendine güvenmekten
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Bilgi kentin tekelinde yozdu
 
Kız kaçar gibi geldi bize
 
Ne çok severmiş doğayı
 
Ekmek su yerine geçti yanımızda
 
Boy verdi ağaç ağaç, yapı yap
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Köy yolları göklere dek tozdu
 
Okundukça kitap
 
Sallandıkça kazma kürek
 
Kitabın kabında
 
Kazmanın sapında
 
Köy köy diye gümbürderdi yürek
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Köy çok sayımız azdı
 
Düşümüze girdi köyler
 
Yeni baştan kurduk kafamızda
 
Umut ocakları tüttü yirmi bir yerde
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Yazımızı yazanlar kara yazdı
 
Başımıza yıkıldı tasarladığımız köyler
 
Umutlarımız boğuldu doğmadan
 
Suç sayıldı çalışmak
 
Suç köy köylü demek
 
Hala nöbet tutuyor
 
Dizleri göğsümüzde
 
Elleri boğazımızda kara yazı yazanlar
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Kuyumuzu kazanlar derin kazdı
 
Sizin olsun sizden gelen bana
 
Sizin bu boyun bağı
 
Özledim boz urbayı
 
Bırakın elimi kolumu
 
Özledim doyasıya çalışmayı
 
Nedense yadırgadılar bizi...

Dilimizde türkü elimizde sazdı
 
Köylerden geldik tek tek
 
Biriktik öbek öbek
 
Çalıştık küme küme
 
Kapanmadan görürse gözlerim
 
Yeniden açıldığını Enstitülerin
 
Yanmam öldüğüme
 
Nedense yadırgadılar bizi...

HAŞİM KANAR

    960
    12