Attila İLHAN

24 Ağu 20212 dk.

Duvar

- bu şiir ikinci dünya savaşı içinde
 
kahredilen bütün dünya duvarları
 
için yazılmıştır.-
 

 
ben bir duvarım hiç güneş görmedim
 
sen hiç güneş görmemiş bir başka duvar
 
yüzümüz benek benek tahta kurusundan
 
ve sinemiz baştan başa ak üstünde karalar
 
- kelepçeden kahroldu kahroldu bileklerim
 
- sıyrılıp çıktım artık ölüm korkusundan
 
- dilim dilim sırtımdaki yaralar
 
ben demirbaşım sığır siniriyle dayak yedim
 
biz de duvarız dinliyen duyan düşünen duvarlar
 
bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk
 
ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar
 

 
yüzündeki deniz parlaklığıyla durur hatıramızda
 
o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk
 
o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
 
bir cumartesi akşamı girdi kapımızdan
 
gözlerinde kıpkızıl diken diken öfkesi
 
adeta birden bire aydınlandı zindan
 
onu böyle görünce nasıl da korkmuştuk
 
sapından fırlamış bir balta gibi çehresi
 
ve omuzlarında delikanlı gölgesi
 

 
o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
 
o sırt üstü yatağında yatardı
 
sımsıcak gözleri şimdi bile aklımdadır
 
bir sana bakardı bir bana bakardı
 
dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır
 
toprak ana bütün zincirlerinden çözülmüş
 
sabahlar akşam üstleri manolya gibi parlak
 
tarlaların yüzü gülmüş
 
işte her akşam geçtiği denize çıkan sokak
 
ah işte annesi annesi sevgilisi
 
işte biz dinliyen duyan düşünen duvarlar
 
işte o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk
 

 
dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır
 
bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk
 
o bir kaç defa kartal gibi gitti kartal gibi döndü
 
çığlıklarını değil kırbaç sesini duyduk
 
biz duvarız neyleyim gözlerimiz ağlamayı bilmez
 
onu bir gece sabaha karşı büsbütün götürdüler
 
kendi gitti ismi kaldı yadigâr bağrımızda
 
o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
 

 
ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler
 
onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık
 
temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık
 
öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil
 
getirirler vururlar biz öyle dururuz
 
yağmurlar gözyaşı bulutlar mendil
 
elimizden ne geldi de yapmadık
 
ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz
 

 
onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık
 
bir mayıs sabahı toprak rezil gök rezil
 
yıldızlar küfür gibi yüzümüze tükürür gibi
 
şafak sancılarıyla iki büklümdü ufuk
 
ve simsiyah çamur gibi bir manga ortasında
 
siyaset meydanına geldi dev yumruklu çocuk
 
bulutlar eğilip alnının terini sildiler
 
ve mermiler birdenbire ölümü getirdiler
 

 
o düştü biz yine ayakta kaldık
 
halbuki ne kadar yorgunuz
 
öyle bakmayın bu yaralar şerefli yaralar değil
 
ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz
 

 

 


 

 

    260
    6