Fadime Y. KAROĞLU

2 Haz 20222 dk.

ÇOCUKSUN SEN

AHMET TELLİ

*

Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
 
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
 
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
 
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
 
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
 
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
 
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
 
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
 
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
 
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
 
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
 
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
 
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
 
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
 
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
 
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
 
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
 
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
 
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
 
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
 
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
 
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
 
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
 
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
 
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
 
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
 
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
 
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
 
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
 
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
 
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
 
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
 
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil

ÇOCUKSUN SEN / II


 
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
 
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
 
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
 
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
 
Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
 
Dursam ölürüm paramparça olur dünya
 
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
 
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
 
Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
 
Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
 
Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak
 
(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
 
Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
 
Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor
 
Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
 
Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
 
Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
 
Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
 
Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte
 
Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
 
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
 
Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
 
Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
 
Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
 
Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
 
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
 
Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
 
Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
 
(Soluğunun elma kokması bundandı belki)
 
Bir elma kokusuna tutundum düşerken
 
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
 
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
 
Çocuksun sen, çocuğumsun


 
AHMET TELLİ

    360
    5