Nazım Hikmet Ran

6 Mar 20201 dk.

Kadınlarımız

En son güncellendiği tarih: 7 Mar 2021

...

Toprak öyle bitip tükenmez, / dağlar öyle uzakta,
 

 
sanki gidenler hiçbir zaman
 

 
hiçbir menzile erişemeyecekti.
 

 
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
 

 
Ve onlar
 

 
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
 

 
Ayın altında öküzler
 

 
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
 

 
ufacık kısacıktılar
 

 
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
 

 
ve ayakları altından akan
 

 
toprak,
 

 
toprak,
 

 
ve topraktı.
 

 
Gece aydınlık ve sıcak
 

 
ve kağnılarda tahta yataklarında
 

 
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
 

 
Ve kadınlar
 

 
birbirlerinden gizleyerek
 

 
bakıyorlardı ayın altında
 

 
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
 

 
Ve kadınlar
 

 
bizim kadınlarımız:
 

 
korkunç ve mübarek elleri
 

 
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
 

 
anamız, avradımız, yarimiz
 

 
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
 

 
ve soframızdaki yeri
 

 
öküzümüzden sonra gelen
 

 
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
 

 
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
 

 
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
 

 
ışıltısında yere saplı bıçakların
 

 
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
 

 
kadınlar,
 

 
bizim kadınlarımız
 

 
şimdi ayın altında
 

 
kağnıların ve hartuçların peşinde
 

 
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
 

 
aynı yürek ferahlığı,
 

 
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
 

 
Ve on beşlik şaraplenin çeliğinde
 

 
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
 

 
Ve ayın altında kağnılar
 

 
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru...

...

    290
    6