Bülent ECEVİT

28 May 20183 dk.

ÇANAKKALE

En son güncellendiği tarih: Mar 18

Söyle Arkadaşım' dedi Anadolulu Mehmet
 
yanıbaşındaki Anzak erine
 
'nereden kopup gelmişsin,
 
neden çökmüş bu mahzunluk üzerine? '

'DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN' dedi

gencecik Anzak
 
'Öyle yazmışlar mezar taşıma.
 
doğduğum yerler öylesine uzak,
 
örtündüğüm topraksa gurbet bana.'


 
'Dert edinme arkadaşım' dedi Mehmet
 
'değil mi ki bizlerle birleşti kaderin,
 
değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
 
sende artık bizdensin,
 
sende bencileyin bir Mehmet'

Çanakkale'de toprağının
 
üstü cennet altı mezar
 
kavga bitmiş mezarlarda
 
kaynaş olmuş yiten canlar.

'ya sen dedi Mehmet
 
oyun çağındaki İngiliz erine,
 
'yaşın ne senin kardeş
 
böylesine erken buralarda işin ne? '
 
'yaşım sonsuza dek on beş'
 
dedi ufak tefek İngiliz eri.
 

 
'köyümde askercilik oynar
 
coştururdum trampetimle bizimkileri
 
derken kendimi cephede buldum
 
oyun muydu, gerçek miydi anlamadan,
 
bir sahici kurşunla vuruldum.
 
Sustu boynumdaki trampet,
 
son verildi böylece oyundan bozma işime
 
Gelibolu'da bana da bir mezar kazıldı
 
mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ' yazıldı.
 
Öyküm de künyem de bundan ibaret.'

Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
 
gözyaşları düşerek üstüne sanki
 
damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
 
sahibini yitiren bir trampet...

'ya sizler' dedi Mehmet
 
dünyanın dört kıtasından
 
mezarlar dolusu erlere,
 
'hangi rüzgar savurdu sizleri
 
bu bilmediğiniz yerlere'

kimi İngiliz'di, kimi İskoç
 
kimi Fransız'dı, kimi Senegalli
 
kimi Hintli kimi Nepalli
 
kimi Avustralya'dan kimi yeni Zelanda'dan Anzak
 
gemiler dolusu asker
 
her biri niye geldiğinden habersiz
 
Gelibolu'nun oya gibi koylarından sızarak
 
tırmanmışlardı dağa bayıra
 
siper siper yara gibi yarılan toprak
 
mezar olmuştu savaş ardından onlara.


 
Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
 
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
 
kiminin de mezar taşında
 
on altı, on yedi, on sekiz yaşında
 
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı.

Çanakkale topraklarında,
 
her birinin erken biten yaşam öyküsü
 
eski yazıtlar gibi taşlara böyle kazılı.


 
'Anlamaz mıyım' dedi 'halinizden kardeşler'
 
adına yazılı taşı bile olmayan asker
 
Anadolulu Mehmet
 
'ben de yüzyıllarca yaban ellerde
 
neyin uğruna bilmeden can vermişim
 
kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
 
ilk kez Çanakkale'de ermişim.
 
Uğrunda can verdikçe vatandı ancak
 
ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
 
değil mi ki sizler alamasanız bile
 
bu topraklar almış sizi, sizleri basmış bağrına
 
sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale.

Çanakkale'de toprağının
 
üstü cennet altı mezar
 
kavga bitmiş mezarlarda
 
kaynaş olmuş yiten canlar.

Bir garip savaştı Çanakkale savaşı
 
kızıştıkça kızgınlığı dindiren
 
ara verildikçe ateşe
 
düşmanı kardeşe
 
döndüren bir savaştı.
 
Kıyasıya bir savaştı
 
ama saygı üreten bir savaş
 
yaklaştıkça birbirine
 
karşılıklı siperler
 
gönüller de yakınlaştı
 
düştükçe vuruşanlar toprağa
 
dostlar gibi kaynaştı.

Savaş bitti.
 
Ölenler kaldı sağlar gitti
 
köylü köyüne döndü evli evine
 
kır çiçekleri geldiler akın akın
 
çekilen askerlerin yerine
 
yaban gülleri, dağ laleleri, papatyalar,
 
kilim kilim yayıldılar toprağa.
 
Siper siper
 
toprağın savaş yaralarını örttüler
 

 
koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
 
kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine.
 
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
 
silah yerine saban tutan elleriyle
 
geri aldı savaş alanlarını doğa
 
can geldi toprağa silindikçe kan izleri.
 
Yeryüzünde cennet oldu öylece
 
o cehennem savaş yeri
 
şimdi Çanakkale Gelibolu
 
bahçe bahçe, ülke ülke
 
mezar dolu.

Üstü cennet altı mezar
 
Çanakkale toprağının
 
kavga bitmiş mezarlarda
 
kaynaş olmuş yiten canlar.

Huzur içinde uyusun
 
vuruştukları toprakta
 
kavgadan kinden uzakta
 
yanyana dostça yatanlar.

/

BÜLENT ECEVİT

Gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanlarındandır. 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. 1944 yılında İstanbul Robert Koleji'ni bitirdi. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi Bölümü'ne girdi, aynı zamanda Basın-Yayın Genel Müdürlüğü'nde İngilizce çevirmeni olarak çalışmaya başladı. 1946'da Rahşan Ecevit'le evlendi, aynı yıl öğrenimini yarıda bırakarak Londra Basın Ataşeliği'nde görev aldı. Aynı zamanda, Londra Üniversitesi'nde Sanskrit, Bengalce, Sanat Tarihi bölümlerine devam etti.

1950 yılında Türkiye'ye dönünce Ulus gazetesinde ve Ulus'un kapatıldığı yıllarda Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde sanat eleştirmeni, çevirmen ve siyasal fıkra yazarı ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1954 sonu ile 1955 başlarında ABD'de Kuzey Carolina'da yayınlanan Winston Salem Journal gazetesinde konuk gazeteci olarak çalıştı. Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. 1950'lerde Forum dergisinin yazı işleri kadrosunda yer aldı,

1965'de Milliyet gazetesinde günlük yazılar yazdı. 1972'de aylık yayımlanan 'Özgür İnsan', 1981'de haftalık yayımlanan 'Arayış', 1988'de aylık yayımlanan 'Güvercin' dergilerini çıkarttı. Ecevit, edebiyat dünyasına 'Hep Bu Topraktan' dergisindeki şiirleriyle girdi. T.S.Eliot, Ezra Pound ve Tagore'dan çeviriler yaptı.5 Kasım 2006 tarihinde Ankara'da vefat etti.

Eserleri.

Bir Şeyler Olacak Yarın (Tüm şiirleri) Doğan Kitapçılık (2005) El Ele Büyüttük Sevgiyi (1997) Işığı Taştan Oydum (1978) Şiirler (1976)
 

    550
    4